Enflasyondan sonra kadına şiddet verisi de tartışılıyor: TÜİK’e göre İsveç’ten iyiyiz!
Enflasyondan sonra kadına şiddet verisi de tartışılıyor: TÜİK’e göre İsveç’ten iyiyiz!

Enflasyondan sonra kadına şiddet verisi de tartışılıyor: TÜİK’e göre İsveç’ten iyiyiz!

paylaş :

TÜİK’e göre fiziksel şiddet gören kadın oranı yüzde 12,8. Oysa Hacettepe Üniversitesi fiziksel şiddet oranını yüzde 35,5 olarak açıklamıştı. Uzmanlara ve kadın örgütlerine göre TÜİK verisi gerçeği yansıtmıyor.

Bugün Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü’nde yüzlerce kadın sokağa çıkıyor, ancak Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de kadına şiddet hem önceki yıllara göre hem de diğer ülkelere göre çok düşük.

TÜİK tarafından 7 Ekim’de açıklanan Türkiye Kadına Yönelik Şiddet Araştırması’na göre Türkiye’de fiziksel şiddet gören kadınların oranı yüzde 12,8. Yani, 100 kadından sadece 13’ü, 15 yaşından itibaren hayatının herhangi bir döneminde herhangi birinden fiziksel şiddet görmüş. Fiziksel şiddete, itme ve saç çekme de dahil. 

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adına TÜİK ve Marmara Üniversitesi iş birliğinde yapılan bu araştırmaya göre diğer kadınlar hayatlarında bir kez bile böyle bir şiddete maruz kalmamış.

Daha önce Hacettepe Üniversitesi yapıyordu

Aile Bakanlığı, Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’nı 2008 ve 2014 yıllarında Hacettepe Üniversitesi’ne yaptırmıştı. Bu araştırmalarda oranlar çok daha yüksekti. 2014 yılı araştırmasına göre sadece eşinden ya da birlikte olduğu kişiden şiddet görenlerin oranı yüzde 35,5.

2014 yılında Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından yapılan araştırmanın yürütücüsü Doç. Dr. İlknur Yüksel Kaptanoğlu TÜİK verileri için “gerçeği yansıtmadığı ortada” diyor.

“Herkes kendisini düşünse oradan da çıkarabiliriz. 100 kadından sadece 13’ü annesinden, babasından eşinden, okulda öğretmeninden, sokakta birinden fiziksel şiddete maruz kalmış. Geri kalan 87’si ‘bu ülkede ben hiçbir şekilde fiziksel şiddete maruz bırakılmadım’ diyor. ‘Keşke’ demek isterim. Bu sonuçlar kadınların maruz bırakıldıkları şiddeti çok da açıklamadıklarını düşündürtüyor.” 

Mor Çatı: Ciddi bir güvensizlik duyduk

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’ndan Selime Büyükgöze de TÜİK verilerine “keşke” diyor: “Bir azalma eğilimi, keşke görsek. Böyle bir eğilim söz konusu değil. Mor Çatı deneyimimizde görüyoruz, kadın cinayetlerinde görüyoruz, medya yansımalarından görüyoruz: Şiddet aynı yoğunlukta devam ediyor. O nedenle bu araştırmaya dair ciddi bir güvensizlik duyduk.” Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Şirin Yalıncakoğlu da benzer şekilde kadına yönelik şiddette azalma değil “tam tersine artış” olduğunu söylüyor. 

TÜİK’e göre İsveç’ten iyiyiz

Kadın örgütlerine göre her üç kadından biri fiziksel şiddete uğruyor. Birleşmiş Milletler (BM) verisi de dünyada yaklaşık olarak her üç kadından birinin fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldığını yönünde.

BM sitesinde yer alan verilere göre fiziksel ve/veya cinsel şiddete uğrayan kadınların oranı Fransa’da yüzde 26, İsveç’te yüzde 28, Norveç’te yüzde 27, Birleşik Krallık’ta yüzde 29. Bu durumda Türkiye’deki şiddet oranları bu ülkelere göre çok düşük. 

İlknur Yüksel Kaptanoğlu “Araştırmanın kim tarafından, nasıl yapıldığı çok önemli” diyor; “çünkü kadına yönelik şiddeti araştırırken herhangi bir araştırmadan farklı yaklaşılması gerekiyor. Öncelikli olarak etik ve güvenlik kurallarının dikkate alınması lazım.” 

Anket yalnızken mi yapıldı?

Hacettepe Üniversitesi tarafından 2014 yılında yapılan araştırmanın giriş bölümünde etik kurallar belirtiliyor. Bunlar arasında “Görüşmelerin yalnız bir ortamda gerçekleşmesi” “Araştırma konusu hakkında, görüşülen kişi dışındakilere bilgi verilmemesi”  gibi maddeler bulunuyor. 

Bu tür uygulamalar, kadına, örneğin kocası ya da kayınvalidesinden gelebilecek baskıların önüne geçilmesi, sorulara doğru yanıt alınması hedefliyor. TÜİK tarafından yayınlanan araştırmada etik ve güvenlik konusundaki ayrıntılara yer verilmiyor. 

TÜİK sorularına cevap vermek yasal olarak zorunlu, aksi takdirde para cezası var. Yüksel Kaptanoğlu’na göre bu da doğru yanıtların verilmemesine neden olmuş olabilir. 

Yüksel Kaptanoğlu arka planda Aile Bakanlığı’nın saikleri için şöyle diyor: 

“Geri planda, aile yılında ‘bizim ailemiz de iyi’ gibi olumlu bir mesaj vermek gibi bir şey olabilir. ‘Hani zaten sorunumuz yok ve biz bu sorunları çözeceğiz’ gibi bir mesaj...”

Bakanlık tarafından sorularımıza verilen yanıtta ise şöyle denildi:

“Araştırmanın gerçeği yansıtmadığı yönündeki eleştiriler dezenformasyondan ibarettir.”

Kaynak: T24