30 Haziran 2025’te Budapeşte’de gerçekleşen Onur Yürüyüşü, yalnızca LGBTQ haklarını savunan kitlesel bir etkinlik değil, aynı zamanda Viktor Orbán yönetimine karşı önemli bir toplumsal direniş göstergesi olarak öne çıktı. Yaklaşık 200 bin kişinin katıldığı yürüyüş, Macaristan’da şimdiye kadar görülmemiş büyüklükteydi. Etkinliğe 70’e yakın Avrupa Parlamentosu üyesinin katılması, olayın uluslararası boyutunu da pekiştirdi. Budapeşte Belediye Başkanı, yürüyüşü belediye organizasyonu kapsamına alarak “özgürlük festivali” ilan etti ve hükümetin yasaklama girişimini hukuki ve siyasi manevralarla bertaraf etti. Bu hamle, Orbán’ın otoriter uygulamalarına karşı yerel yönetimlerin cesur tutumunu da ortaya koyd
EuroTopics'in derlemesine göre, 30 Haziran 2025’te Budapeşte’de gerçekleşen Onur Yürüyüşü, yalnızca LGBTQ haklarını savunan kitlesel bir etkinlik değil, aynı zamanda Viktor Orbán yönetimine karşı önemli bir toplumsal direniş göstergesi olarak öne çıktı. Yaklaşık 200 bin kişinin katıldığı yürüyüş, Macaristan’da şimdiye kadar görülmemiş büyüklükteydi. Etkinliğe 70’e yakın Avrupa Parlamentosu üyesinin katılması, olayın uluslararası boyutunu da pekiştirdi.
Budapeşte Belediye Başkanı, yürüyüşü belediye organizasyonu kapsamına alarak “özgürlük festivali” ilan etti ve hükümetin yasaklama girişimini hukuki ve siyasi manevralarla bertaraf etti. Bu hamle, Orbán’ın otoriter uygulamalarına karşı yerel yönetimlerin cesur tutumunu da ortaya koydu.
Orbán’ın Zaafı ve Çıplak Kral Sendromu
Avusturya’dan Der Standard, Orbán’ın bu yasaklama girişiminin başarısız olmasının, onun otoritesini sarsabileceğini vurguluyor. Analizde, “yasaklarını dayatamayan bir otokratın zaaf göstereceği” belirtilerek, bunun hem destekçilerini tedirgin ettiği hem de muhaliflerini cesaretlendirdiği ifade ediliyor. Budapeşte’nin artık Viyana, Münih ya da Londra gibi bir Onur Yürüyüşü şehrine dönüştüğü vurgulanıyor.
Aşırı Sağın Yalnızlığı
Fransa’dan Mediapart, yürüyüşe karşı organize edilen aşırı sağcı protestoların başarısızlığına dikkat çekiyor. Neonazilerin gösterilerine göz yuman, LGBTQ yanlısı eylemleri ise yasaklayan Orbán rejiminin çelişkileri, sokakta yalnızca birkaç düzine aşırı sağcının kalmasıyla ifşa oldu. Makale, Orbán’ın kültürel savaşlarında sınırlarına ulaştığını ve bu mücadelenin artık 2026 seçimlerinde oy sandıklarına taşınacağını öngörüyor.
Mutlu ve Özgür Hayat İmgesi
Macar gazetesi Népszava, Orbán’ın Brüksel’e atıfla yürüyüşü küçümsemeye çalışırken, aslında kendi kalesine gol attığını yazıyor. Yazar, Macar halkının, sürekli nefret yayan Fidesz hükümeti olmadan hayatlarının nasıl daha mutlu ve özgür olabileceğini deneyimlediklerini belirtiyor.
AB ile Çatışma Derinleşiyor
İspanyol El Mundo, Orbán’ın yasaklama girişimini Avrupa Birliği’ne yönelik bir özgürlük karşıtı meydan okuma olarak yorumluyor. Yargı bağımsızlığını ve basın özgürlüğünü budayan Orbán’ın, AB’nin temel değerleriyle uyumsuz aşırı muhafazakâr bir toplumsal model inşa etmeye çalıştığı ifade ediliyor. Gazete, AB’nin artık hukukun üstünlüğüne yönelik saldırılara karşı yaptırım mekanizmalarını devreye sokması gerektiğini savunuyor.
Demokrasinin Temel Mücadelesi
İsveçli Sydsvenskan ise yürüyüşün bir “renkli şov” olarak küçümsenmesini eleştirerek, LGBTQ haklarının toplumda tüm bireylerin özgürlüğünü artırdığını hatırlatıyor. Makale, Onur Yürüyüşü’nün kültür savaşlarında günah keçisi yapılsa da aslında demokrasinin en temel özgürlük mücadelesini temsil ettiğini vurguluyor.
Orbán Güçlenir mi?
Öte yandan, Macar Index portalı, yürüyüşün Orbán ve partisi Fidesz için kısa vadede siyasi bir yenilgi gibi görünse de, uzun vadede kendi seçmen tabanlarını daha da kenetlendirebileceğini öne sürüyor. Haberde, LGBTQ meselesinde Fidesz seçmenlerinin tamamen hükümetin arkasında olduğuna dair anket sonuçları hatırlatılıyor.

