EuroTopics: Sumi saldırısı: Ukrayna anlaşması hâlâ gerçekçi mi?

EuroTopics: Sumi saldırısı: Ukrayna anlaşması hâlâ gerçekçi mi?

paylaş :

Pazar günü Ukrayna'nın kuzeydoğusundaki Sumi kentine düzenlenen Rus füze saldırısında 30’dan fazla kişinin hayatını kaybetmesinin ardından, ABD Başkanı Trump olay için "korkunç bir şey" ifadesini kullandı. Rusya ile ABD arasındaki müzakereler bu hafta da sürecek, ancak yalnızca Karadeniz’de ateşkes konusuyla sınırlı olacak. Medya, Trump’ın barış girişiminin başarıya ulaşıp ulaşamayacağını ve Avrupa’nın bu durumda nasıl bir rol üstlenebileceğini irdeliyor.

16 Nisan 2025'te Ukrayna'nın Sumi kentine düzenlenen füze saldırısı, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın yalnızca askeri cephede değil, diplomasi masasında da kritik bir eşiğe geldiğini gösteriyor. Şehir merkezine düşen iki İskender füzesinden birinin misket bombası taşıdığı ve bu nedenle savaş hukukunun açıkça ihlal edildiği bildirildi. Olayda en az 30 kişi hayatını kaybetti. Sivillerin hedef alınması, çatışmanın insani boyutunu yeniden gündeme getirirken, ABD’nin diplomatik pozisyonu, Avrupa’nın tutumu ve Rusya’nın hesapları da yeni soruları beraberinde getiriyor.


ABD'nin "Yumuşak Diplomasi" Çıkmazı

Saldırının ardından ABD Başkanı Donald Trump, saldırıyı “korkunç” olarak nitelese de, G7’nin ortak kınama metnine imza atmadı. Bu tutum, Trump yönetiminin Moskova ile yürütmek istediği sınırlı barış görüşmelerinin önünde etik ve stratejik bir ikilem yarattı. La Stampa gazetesi, bu çekimser duruşu şöyle yorumladı:

“Şiddet yokmuş gibi yaparak müzakere yürütülemez. Trump, Putin’i kızdırmayarak barışı kolaylaştırdığını düşünüyorsa, otokratların dünyasını hiç anlamamış demektir.”
— La Stampa, 16.04.2025

Trump’ın bu dönemde somut bir diplomatik başarıya ihtiyaç duyduğu açık. Unian’dan askeri analist Olexij Kopytko’ya göre, ABD Başkanı “100. gün” sembolizmi yaklaşırken, Putin’den ödün almazsa prestij kaybı yaşayabilir. Bu nedenle, Kremlin’e kamuoyu önünde olmasa da gerilimi geçici olarak azaltma yönünde baskı uygulaması muhtemel.


Putin’in Hesabı: Zaman Kazanmak, Şekil Değiştirmek

Rusya açısından Sumi saldırısı, yalnızca taktik bir adım değil; stratejik bir mesajABC gazetesi, bu saldırının ABD’ye doğrudan meydan okuma olduğunu yazdı:

“Paskalya arifesinde gerçekleştirilen bu katliam, Washington’a ve Avrupa’daki askeri duraksamaya bir uyarıdır. Putin masaya cesetleri koyuyor.”
— ABC, 16.04.2025

Putin’in hedefi, Neatkarīgā’ya göre net: ateşkesi kendi lehine bir “toparlanma süreci” olarak kullanmak, ardından Ukrayna’ya karşı daha büyük bir saldırı başlatmak. Ancak ABD desteğinin sürmesi ve Japonya gibi yeni aktörlerin devreye girmesi, Kremlin’i müzakere söyleminden uzaklaştırıyor.


Avrupa: Gecikmeli Farkındalık, Yetersiz Adımlar

AB ülkeleri, özellikle Almanya ve Fransa, bu saldırı sonrası daha yüksek sesle Ukrayna’ya silah desteği gerektiğini vurguluyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in Taurus füzeleri gönderme açıklamasını memnuniyetle karşılarken, “açıklamaların fiili adımlarla desteklenmesi gerektiğini” vurguladı.

“Putin üzerindeki baskı artmazsa, müzakere zemini yok olur. Bu nedenle yalnızca silah değil, siyasi irade de eksiksiz gösterilmelidir.”
— FAZ, 16.04.2025

Avrupa’nın bir diğer sınavı ise stratejik birliktelik. Corriere della Sera’nın eski genel yayın yönetmeni Paolo Mieli’ye göre, Zelenskiy, barış isteyen Batı’ya zaman tanırken, Avrupa da nihayet birleşmeli:

“Zelenskiy halkı için savaşıyor ama aynı zamanda Avrupa’ya hazırlık yapması için zaman kazandırıyor.”
— Mieli, 16.04.2025


Barış Gerçekçi mi?

Sonuç olarak, Sumi saldırısı barış umutlarını zayıflatmakla kalmadı, mevcut barış arayışlarının tek taraflı bir illüzyona dönüştüğü izlenimini de güçlendirdiGazeta Wyborcza, ABD’nin Putin’e yaklaşımını “bir teröristle pazarlık” olarak tanımlarken, Radio Kommersant FM ise bu tırmanışın Rusya’nın lehine işlediğini savundu. Yani: Moskova, savaşın kontrolünü elinde tutuyor ve barışı yalnızca işine geldiği zaman düşünebilir.

Barış için tek koşul ise Batı’nın birlik içinde, net bir stratejiyle hareket etmesi. Aksi takdirde, Sumi’de kaybedilenler yalnızca canlar değil; aynı zamanda uluslararası düzenin hukuka dayalı yapısı olacaktır.