Schengen'in Genişlemesine Rağmen Avrupa Sınırları Sertleşiyor

Schengen'in Genişlemesine Rağmen Avrupa Sınırları Sertleşiyor

paylaş :

Avrupa bütünleşmesi inanması zor da olsa ilerliyor. Romanya ve Bulgaristan, 1 Ocak 2025'te Schengen Bölgesi'ne katılarak diğer AB ülkeleriyle kara sınırlarında pasaport kontrollerini kaldırdı. Bu gelişme, her iki ülkedeki derin siyasi krizlerin ve Avrupa'nın karşı karşıya olduğu jeopolitik ve ekonomik zorlukların olduğu bir dönemde nadir görülen olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Ancak Schengen’in Güneydoğu Avrupa'ya geç kalmış genişlemesi, bu sistemin yaşadığı zorlukları da gözler önüne seriyor. Pasaportsuz seyahat alanı, içerden erozyona uğramış durumda. İronik bir şekilde, AB içindeki sınır kontrollerinin sıkılaşması, Schengen’in teknik giriş kriterlerini 2011'de yerine getirmiş olan Romanya ve Bulgaristan'ın nihayet bu kulübe katılmasını kolaylaştırdı.

Schengen'in Genişlemesine Rağmen Avrupa Sınırları Sertleşiyor

AB bir zamanlar dünyayı kendi imajında yeniden şekillendirme hayalleri kuruyordu. Bugün ise en önemli hedef, dış tehditlere karşı korunma sağlamak.

Yazan: Dimitar Bechev
Yayın Tarihi: 14 Ocak 2025

Avrupa bütünleşmesi inanması zor da olsa ilerliyor. Romanya ve Bulgaristan, 1 Ocak 2025'te Schengen Bölgesi'ne katılarak diğer AB ülkeleriyle kara sınırlarında pasaport kontrollerini kaldırdı. Bu gelişme, her iki ülkedeki derin siyasi krizlerin ve Avrupa'nın karşı karşıya olduğu jeopolitik ve ekonomik zorlukların olduğu bir dönemde nadir görülen olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Ancak Schengen’in Güneydoğu Avrupa'ya geç kalmış genişlemesi, bu sistemin yaşadığı zorlukları da gözler önüne seriyor. Pasaportsuz seyahat alanı, içerden erozyona uğramış durumda. İronik bir şekilde, AB içindeki sınır kontrollerinin sıkılaşması, Schengen’in teknik giriş kriterlerini 2011'de yerine getirmiş olan Romanya ve Bulgaristan'ın nihayet bu kulübe katılmasını kolaylaştırdı.

Avusturya’nın Rolü ve İç Siyasetindeki Değişimler
2024 Kasım ayında, Avusturya, Macaristan ve Slovenya sınırlarında sınır kontrollerini altı ay daha uzatma kararı aldı. Bu durum, Romanya ve Bulgaristan'ın Schengen'e katılma sürecine yardımcı oldu. Daha önce Türkiye ve Orta Doğu’dan düzensiz göç korkuları nedeniyle bu iki ülkeyi veto eden Avusturya, aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi'nin (FPÖ) seçim başarısıyla bu tavrını değiştirdi. Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın lobi faaliyetleri, bu süreçte kilit rol oynadı. Schengen kurallarına göre geçici bir tedbir olması gereken sınır kontrolleri, fiilen kalıcı hale getirildi. Özellikle Bulgaristan’ın katılımı, Schengen’in Türkiye sınırına 259 kilometrelik bir ek yük getirdiği için ekstra bir güvenlik önlemi olarak değerlendiriliyor.

Avusturya’nın iç siyaseti de bu durumu etkiledi. Şansölye Karl Nehammer'ın istifasıyla FPÖ, yeni koalisyon hükümetine liderlik ediyor ve artık bu anlaşmadan memnun oldukları için konuyu gündeme taşımıyorlar.

Schengen’de Geri Adımlar ve Artan Sınır Kontrolleri
Avusturya bu konuda yalnız değil. Almanya, Eylül 2024’te kara sınırlarında kontrolleri yeniden başlattı. Danimarka, Fransa, İtalya, Hollanda, Slovenya, İsveç ve Norveç gibi ülkeler de benzer adımlar attı. Bu, Schengen’deki serbest dolaşımın tamamen sona erdiği anlamına gelmese de kontroller ve geçici sınır kapatmaları artık bir istisna olmaktan çıktı. 2015 yılındaki Suriye mülteci krizinden 2020-21 COVID-19 kısıtlamalarına kadar yaşananlar, devletlerin sınır kontrolünü geri kazanmaya yönelik adımlarını hızlandırdı.

Bu gelişmeler, AB'nin dış sınırlarını güçlendirme çabalarıyla paralel ilerliyor. Yaklaşan Polonya Dönem Başkanlığı sırasında, Schengen Bölgesi'nde AB vatandaşı olmayanların kayıt altına alınmasını sağlayacak bir Giriş/Çıkış Sistemi devreye sokulacak. Ayrıca, ABD’nin ESTA sistemine benzer bir çevrimiçi seyahat yetkilendirme sistemi (ETIAS) de uygulanmaya başlanacak.

Avrupa’da Yeni Dönem: Güvenlik Önceliği
Bu değişiklikler, Avrupalılar arasında bir tepkiyle karşılanmadı. Bürokratik yükler ve Brüksel’e verilen ek yetkilere rağmen, sınır kontrolleri AB vatandaşları arasında popüler. Hatta, AB karşıtı eleştiriler bile artık güvenlik taleplerine odaklanıyor. Aşırı sağ partiler, AB'nin sınır güvenlik ajansı Frontex’in güçlendirilmesini destekliyor. Örneğin, Marine Le Pen'in partisinden bir Avrupa Parlamentosu üyesi, Frontex’in eski direktörlerinden biri.

Aşırı sağ liderler, AB’nin göç ve güvenlikle ilgili çözümlerine daha sıcak bakıyor. İtalyan Başbakan Giorgia Meloni, 2023’te yeniden düzenlenen AB göç paktına destek verdi. Viktor Orbán ise Türkiye ile daha yakın ilişkiler geliştirilmesini savunuyor. Orbán, 2024’ün sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret ederek Ukrayna görüşmelerini ve Esad sonrası Suriye’yi ele aldı. Ayrıca, 2016’daki mülteci anlaşmasının yenilenmesi gerektiğini savunuyor. Bu bağlamda, Bulgaristan-Türkiye sınırındaki Schengen genişlemesi, Ankara’ya 3,9 milyon Suriyelinin geri gönderilmesi için Brüksel’den mali destek sağlanması yönündeki tartışmaları güçlendirebilir.

Sonuç
Avrupa’da sınırlar üzerine odaklanan bu güvenlik politikası, kıtanın savunmacı bir zihniyet benimsediğini gösteriyor. Geçmişte, AB dünyayı kendi vizyonuna göre şekillendirme hayalleri kurarken, bugün öncelikli hedef dış tehditlere karşı korunma sağlamak. Yeni Avrupa Komisyonu'nun portföyleri arasında “savunma” ve “ekonomik güvenlik” konuları dikkat çekiyor. Avrupa Kalesi’ne hoş geldiniz.