İstanbul Kalkınma Vakfı'nın yayınladığı 16 - 30 Kasım 2024 tarihli "Küresel Gündem" bülteninde, 2024 G-20 Brezilya Liderler Zirvesi, COP29 BM İklim Değişikliği Konferansı, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin Türkiye ziyareti, Budapeşte Deklarasyonu ve AB’nin rekabetçilik hedefleri ile Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) tutuklama kararı gibi önemli başlıklar yer aldı.
İstanbul Kalkınma Vakfı'nın yayınladığı 16 - 30 Kasım 2024 tarihli "Küresel Gündem" bülteninde, 2024 G-20 Brezilya Liderler Zirvesi, COP29 BM İklim Değişikliği Konferansı, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin Türkiye ziyareti, Budapeşte Deklarasyonu ve AB’nin rekabetçilik hedefleri ile Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) tutuklama kararı gibi önemli başlıklar yer aldı.
2024 G20 Brezilya Liderler Zirvesi
2024 G20 Liderler Zirvesi, Brezilya’nın dönem başkanlığında, 18-19 Kasım 2024 tarihlerinde Rio de Janeiro’da düzenlendi. Zirve, “Adil Bir Dünya ve Sürdürülebilir Bir Gezegen İnşa Etmek” temasıyla dünyanın en büyük ekonomilerini bir araya getirerek küresel sorunları ve çözüm yollarını tartıştı.
Zirve kapsamında açlık ve yoksullukla mücadele, sürdürülebilir kalkınma, enerji güvenliği, uluslararası kurumların reformu ve savaşların etkileri gibi başlıklar ön planda yer aldı. “Açlık ve Yoksulluğa Karşı Küresel İttifak” resmen başlatıldı ve G20 Bildirisi yayımlandı. Bildiri; ekonomik iş birliği, iklim değişikliği, gıda güvenliği ve BM Güvenlik Konseyi reformlarına dair taahhütler içeriyor.
Türkiye’yi temsilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyet zirveye katıldı. Erdoğan, zirvede gıda güvenliği, “Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi” ve sıfır atık projelerine vurgu yaptı.
Zirve sonunda, dönem başkanlığı Güney Afrika Cumhuriyeti’ne devredildi. G20’nin Afrika’ya yönelik desteği ve Afrika Birliği’nin geçen yıl tam üye olması, küresel yönetişim reformlarına yönelik olumlu bir adım olarak değerlendirildi.
COP29 BM İklim Değişikliği Konferansı
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de 11-24 Kasım 2024 tarihlerinde gerçekleşen COP29 zirvesinde önemli iklim finansmanı, uyum ve şeffaflık adımları atıldı. Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef (NCQG) ile gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere yıllık 300 milyar dolar finansman sağlanması kararlaştırıldı. Ayrıca, "Kayıp ve Hasar Fonu" işlerlik kazandı ve Paris Anlaşması’nın 6. maddesi kapsamında karbon kredilendirme mekanizması aktif hale getirildi.
Zirvede, toplumsal cinsiyet ve iklim değişikliği ilişkisine dair mevcut mekanizmalar 10 yıl uzatıldı, Bakü Uyum Yol Haritası kabul edildi ve şeffaflık raporlaması için standartlar belirlendi. Ancak, fosil yakıtlardan uzaklaşma ve enerji dönüşümü gibi kritik konularda somut adımlar atılmaması eleştirildi.
Sonuçlar, iklim finansmanı gibi alanlarda ilerleme sağlasa da finansmanın yetersizliği ve gelişmekte olan ülkelerin taleplerinin karşılanmaması, zirvenin daha ayrılıkçı bir metinle tamamlanmasına yol açtı. COP29, eksikliklere rağmen COP30 için umutları canlı tutmanın önemini vurguladı..
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin Türkiye Ziyareti
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, 25 Kasım 2024’te Türkiye’ye bir günlük ziyaret gerçekleştirdi. Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile görüştü. Görüşmelerde, Rusya-Ukrayna savaşı, Hamas-İsrail çatışması, terörle mücadele, Türkiye’nin 2026 NATO Zirvesi ev sahipliği ve savunma sanayi iş birliği gibi konular ele alındı.
Rutte, Türkiye’nin NATO’daki stratejik önemini ve ittifaka katkılarını vurgularken, TUSAŞ’a yapılan terör saldırısına ilişkin taziyelerini iletti. TUSAŞ ziyareti sırasında yerli savunma projeleri incelendi ve Türkiye’nin savunma sanayisindeki güçlü varlığına dikkat çekildi.
Rutte’nin ziyareti, Türkiye’nin NATO içerisindeki önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Küresel ortamın giderek daha gergin hale gelmesi, Türkiye’nin stratejik, savunma ve güvenlik alanlarındaki kapasitesini daha da önemli hale getiriyor. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan ve GSYH’sinin %2’sinden fazlasını savunmaya harcayan Türkiye’nin katkıları takdir topluyor.
Bu ziyaretin öne çıkan bir diğer sonucu, Türkiye ve diğer NATO ülkeleri arasında savunma sanayisi alanında iş birliğinin artırılması gerekliliği oldu. TUSAŞ’a gerçekleştirilen terör saldırısına baş sağlığı mesajları sırasında, teröre karşı dayanışma vurgulandı. Genel olarak, Türkiye-NATO ilişkilerinin her alanda olumlu yönde ilerlediği değerlendirmesi yapılıyor.
Budapeşte Deklarasyonu ve AB'nin Rekabetçilik Hedefleri
Son yıllarda AB’nin küresel rekabetçilikte gerilediği ve stratejik özerklik hedeflerine ulaşmada zorluklarla karşılaştığı tartışılıyor. Çin ve ABD’nin teknoloji ve ekonomi alanındaki liderlik yarışı ile Küresel Güney’in artan gücü, AB’nin küresel aktör rolünü tehdit ediyor. Bu sorunlara yanıt olarak Budapeşte Deklarasyonu, AB liderlerinin ortak bir vizyon geliştirdiğini ve çözüm üretme iradesini ortaya koyduğunu gösteriyor.
Letta Raporu, Draghi Raporu ve Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’in konuşmalarıyla uyumlu olan Budapeşte Deklarasyonu, uzmanların tespit ettiği sorunlara çözüm önerileri sunuyor. **Yeni Avrupa Rekabetçilik Anlaşması**, bu çözümler arasında öne çıkıyor ve AB kurumları, üye ülkeler ve paydaşlara bu anlaşmanın acilen hazırlanması ve uygulanması çağrısı yapılıyor. Ancak, bu çağrının nasıl yanıtlanacağı, uygulanabilirliği ve hızla hayata geçirilip geçirilemeyeceği hâlâ belirsiz.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Tutuklama Kararı
21 Kasım 2024’te UCM, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, eski savunma bakanı Yoav Gallant ve Hamas’ın askerî lideri Muhammed Deif hakkında savaş ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle tutuklama kararı çıkardı. UCM’ye taraf olan 124 ülkede bu isimlerin yakalanması ve Lahey’e teslim edilmesi mümkün.
Netanyahu ve Gallant, Gazze’deki sivillere yönelik sistematik saldırılar ve insani koşulları kötüleştiren eylemlerle suçlanırken, Deif savaş ve insanlığa karşı işlenen suçlardan sorumlu tutuluyor. Karar, İsrail ve ABD tarafından tepkiyle karşılanırken, birçok ülke ve uluslararası kuruluş kararı destekleyici açıklamalar yaptı.
Kararın uygulanabilirliği, taraf devletlerin iş birliğine bağlı. UCM’nin benzer kararlarındaki önceki uygulamalarda bazı devletlerin iş birliği yapmaması bu sürecin etkinliği konusundaki belirsizlikleri artırıyor. Karar, uluslararası hukuk ve adaletin geleceği açısından kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.